En Sinir Olduğum Şey: İstanbul Trafiği 

İstanbul’un iğrenç trafiği. Her gün hayatının üç saatini trafikte geçirmek.  Kornanın üzerinde elini unutanlar hatta oturanlar.  Birbirini hiç tanımayan insanların avazları çıkana kadar birbirlerine bağırmaları, küfür etmeleri.  Asla yol vermeme.  “Kimse benim hakkımı yiyemez” ana fikri. ” Yol benimdir, o benim arabamındır ancak!” düşüncesi… Evet yine bir En Sinir Olduğum Şey: İstanbul Trafiği 

2006 yılında yapılan TomTom navigasyon firması araştırmasına göre İstanbul dünyada en yüksek trafik sıkışıklığı yaşayan üçüncü metropolmüş.  Meksiko City ve Bangkok’ tan sonra geliyoruz.

Emre (eşim olan ) bir sabah bir yayaya yol verirken arkasındaki otomotik korna kollu adam aralıksız “daaatttttt”ladı.   Emre oralı olmadı.  Adam üşenmedi, solladı bizi ve bir diğer kırmızı ışıkta yan yana durduk.   Emre pencereyi açtı.  Adam da açtı.
Emre ” Beyefendi sanırım gününüz kötü başladı, bu kadar sinirlendirecek bir şey yapmadım” dedi.  Adam şaşırdı, özür diledi. “Haklısın kardeşim” dedi.  O kadar kendimizi boşu boşuna kaybediyoruz ki… aslında toplum olarak o kadar mutsuzlaştık ki belki de bu yüzden tanıdık, tanımadık, her kes, her şey sinirlenmemiz için bir sebep.

Neyse dönelim trafiğe; otomatikleşmemiz, bencilleşmemiz, sinirliliğimiz en çok da trafiğe yansıyor.  Trafik de tüm enerjimizi bir uzaylı gibi emiyor ve evimize bir posa olarak dönüyoruz.

Toplumun şu anki durumu ile ilgile değil ama trafik ile ilgili bazı önerilerim var:

Trafik dersi sadece ilkokul ilk sınıflarda var.    Tüm okul hayatı boyunca devam etsin.  Ancak idrak ederiz gibime geliyor.  Mesela yaya kaldırımını yol  süsü sananlar var ve öyle sandıkları için bir insan süsü de biz koyalım yola diyebiliyorlar.  Gerçekten artık sanatsal açıdan mı bilmem ama ben bunun için uğraşanlar gördüm.   İlk yardımı da öğrenirdik iyicene toplum olarak.  Ders iki üç ana konuya ayrılmalı:

  1. Trafik kuralları
  2. İlk yardım
  3. Psikolojik rehabilitasyonlu yoga odaklanmalı terapisi 🙂
  4. Trafik ahlakı
  5. Trafikte görgü ve terbiye kuralları

İşte oldu, çözdüm olayı.

İstanbul trafiği…En sinir olduğum şey…


Buz ve Cam Kırıkları Cevabı:   Adam evine gelir.  Masa üzerinde bir erkek saati bulur, karısının onu aldattığını anlar, koşarak camdan dışarı bakar.  Genç bir adamın apartmandan panik içinde çıktığını görür.  Evdeki buzdolabını adamın üzerine Fransız balkon camından iter.  Buzdolabının altında kalan adam, buzdolabında saklanan gerçek sevgili ölür.  Adam da kalp krizinden ölür.  

CEVAP VER

GÜVENLİK KODU *