Seferihisar – Sığacık ve Urla – Maya Bistro Hotel Beach Tatili

maya hotel beach Sığacık -iskele manzara

Bu sene daha önce gidip kalmadığımız Sığacık’ta tatil yapmaya karar verdik.  Hem herkes Sığacık’tan bahsediyor, hem İstanbul’un yarısı “Bıktım artık gidip Urla’ya yerleşeceğim” diyor.  E bizim neyimiz eksik? biz de bıktık, en azından bir dolaşalım şu Sığacık’ı, oradan da Çeşme, Alaçatı, Urla yaparız.

Hemen yer araştırmalarına başladık.  Öyle; beton, kat kat, her şey dahil otel olmayacak, Oda kahvaltı olacak ki her akşam yemeğinde koştur koştur otele gitmeye çalışmayalım. Doğa olacak, denizin dibi olacak, butik olacak ama çok da burnu büyük olmayacak.   Sonunda Maya Beach Hotel Resort’a karar kıldık.  Ne de güzel yapmışız…

Kırmızı “Hoş geldiniz Mektubu”, Yüksek Ayaklı Yatak, Kullanışlı Oda 

maya evler
Maya hotel karşılama mektubu

Güzel bir plajdan geçerek otel odasına girdik.  Otel, müstakil küçük kulübelerden oluşuyor , çok sevimli.

Odaya  girer girmez  bir kart- mektupla karşılaştık.  İsimlerimiz, soyadımızla, gerçek el yazısıyla bize hoş geldiniz diyor, biraz oteli tanıtıyor, akşam yemeklerinde restoranlarını (doğru yazılışı buymuş – şaşırdım) denememizi söylüyordu.  Pazarlama ders 1 – kişiselleştir, isimle hitap et, elle yazı (sizin için uğraşıyorum mesajını ver).

Odaya bırakılan çaylar arasında Form çayı olması da dikkatimi çekti.  Şimdi blogta yazmak uygun olmayabilir ama seyahate çıkınca evini arayan bir çok kişiye hizmet ediyor bu form çayı.  Yani yine özel, düşünceli bir davranış.  Oda ferah, dolap var ama en önemlisi yatak ayakları öyle yüksek ki yatağın altında canavar mı var, böcek mi var düşüncesi olmadan bir tatil geçirebilirsiniz.  Böcek fobililer bilir bu detayı. Temiz, ferah bir oda.

Bir de temizlik yapan arkadaşlara çarşaf sanatları hakkında iltifatta bulunursanız coşuyorlar, şöyle ki:

Çarşaf Sanatı

Bu otelin en büyük özelliğine gelelim.  Otelin hemen yanında Club Resort Atlantis adında bir otel var ki Maya ve Atlantis tüm koyu kaplamış iki kardeş otel yani sahipleri aynı.   Atlantis gerçekten devasal bir her şey dahil tatil köyü.  Biz oradayken de oldukça kalabalıktı.  Her kesimden yüzlerce insan… Kaydıraklı havuzunda metrekareye iki kişi düşüyordu neredeyse. Olsun görevini yerine getirdi.  Maya’da kalanlar ve çocuğu olanlar kaydıraklı havuzundan, gösterilerinden yararlanabiliyor ve hatta kahve falan da içtik biz bilemiyorum ama ;).  Peki bir defa dağıtılan gözlemeden de yemiş olabiliriz.  Yani mesela bir grubunuz var kimi butik otelden kimi her şey dahilden, kimi sörften  hoşlanıyor sanırım burada hepsi var.   Maya’nın plaj kısmının hemen yanındaki alan ise sörf tutkunları için.  Özel ders veriliyor.

Kayalık – Maya

Atlantis ve Maya’nın yanyana yer aldığı alandan denize girilecek bir çok kayalık üzeri iskele kurulmuş, öyle güzel görünüyorlar ki…

Maya – Gece Restoran, gündüz iskele

Ve bir de büyük sahilleri var. Bu sahil “Büyük Akkum Plajı” olarak geçiyor.  Biz hafta sonu vardık otelimize, sahile bayıldık ama kalabalık bizi oldukça şaşırttı.

Maya Sahil, Büyük Akkum Plajı

Hafta sonu günübirlikçilerin akınıyla deniz insan dolmuştu, olsun beni bozmazdı 🙂

İlk akşam yemeğimizi Maya’nın restoranında yedik.  Manzara, yemekler, çalışanlar her şeyi çok sevdik.  Sabah kahvaltıları da bol çeşitli ve lezizdi.

Maya Restoran - keyif
Maya Restoran – keyif
Maya Restoran'ın içinden görülen manzara
Maya Restoran’ın içinden görülen manzara

Hep otel’de kalınmaz Sığacık’ı  da dolaştık tabi.  

Şık, sevimli, sıcak, sakin, huzur veren bir sahil kasabası Sığacık.

Sığacık
sigacik-manzara.jpg
Sığacık Evleri
Sığacık Sofrası

Otelleri, cafeleri, dükkanları dekorları sevimli ve özenli.   Harika bir pazarı varmış.  Ben gidemedim Ablam, kızım ve dostumuz Ebru üç kız gittiler, elleri kolları, üstleri,başları dolu geldiler. El işleri, yiyecekler… Dolma, börek silip süpürdük. Biz tatile minnak yeğenimle gittiğimiz için Sığacık Kalesi ve antik kenti gezemedik.  Gezen ve pek güzel anlatan bizevdeyokuz ‘dan okuyabilirsiniz.

Sığacık’tan hediyelik bir şey almamız gerekti ve öğlen 12:00’de dükkanlar açık değildi, zaten öyle pek dükkan da var sayılmaz.  Bu duruma biraz kızdım bu “yavaş şehir” tanımını dibine kadar kullanıyorlar mı acaba dedim ama dükkanlar gece bir ikiye kadar açık olduğu için çalışanlara da biraz dinlenecek zaman kalmalı tabi ama  öğlen olmuş her yer kapalı biraz sinir bozuldu.

Sığacık denizi ile ilgili ise şunu söylemeliyim: bizim plajdan girildiğinde su oldukça soğuk ama girince ilk iki dakikada alışılan cinsten.  Kayalıklardaki iskelelerden girenler “Buz gibi” dediler.

Bir akşam da Urla’ya gittik.  Ben Urla’yı çok sevdim. Kimse alınmasın ama bu Urla ile Çeşme’nin farkı nedir de Çeşme bu kadar popüler anlayamadım.  Belki de beklentim çok yüksek değildi o yüzden Urla’ya bayıldım, İstanbul’dan kaçanların yeni gözde yeri olmasına şaşırmadım bu yüzden.

urla gacesi

Urla merkez caddesi, tam halk tipi yazlık ama Marmara yazlıklarının samimi havası ile İzmir yazlıklarının şık, tarz havasının birleşimi.  Pek şirin.

yosun restoran
masa-yosun-urla

Sahilde yan yana bir çok restoran var.  Bize Yosun ve Yengeç tavsiye edildi. Yosun’a gittik. Mezeler lezizdi. Ege’de yemek yemek başlı başına bir keyif, bir şölen. Yavaş, yavaş, kızarmış ekmeği zeytinyağına bana bana…

Güzel bir beldede harika bir tatildi.  Kızıma söz verdim, yine geleceğiz.  Giderken tatilimizin bir parçasını yanımıza almak istedik.  Sörf alanındaki sevimli dükkandan Müge Hn.’ın yaptığı ahşap panolardan aldık.  Müge Hn. resim öğretmeniymiş, eşi Maya’da sörf öğretmeni, oğulları da 7-8 yaşlarında herhalde, filmlerdeki gibi uzun sarı saçlarını savurarak bisikletiyle ortalıkta dolaşıyor.  Tam bir ege masalı kahramanları gibiler. Nazar değmesin.

Panolarımızı iyi ki almışız, baktıkça içim açlıyor.

“You can shake the sand from your shoes, but it will never leave your soul” “Ayakkabılarından kumu silkeleyebilirsin ama ruhunu hiç terk etmez”

 


 

“Korna” nın cevabı: Adamın karısı sağırdır.  Adam odasının hangisi olduğunu unutur. Kornayı çalar.  Işığı yanmayan tek oda karısının odasıdır.

1 Yorum

CEVAP VER

GÜVENLİK KODU *