ÇOCUK DOĞUM GÜNÜ – ANNE BABALARIN DRAMI

cocuk-dogum-gunu-Aglayan-baba
Çocuk Doğum Günü Ağlayan Baba

Bizim yaş grubundaki, yani 35-45 yaşları arasındaki anne babaların en büyük dramlarından biri kendi çocuklarının ve onların arkadaşlarının doğum günleridir. Muhtemelen bu gruba giren anne babaların hepsi, bu satırları okudukları anda bir ah çekeceklerdir. Kendi çocuğunun doğum gününü organize etmek ayrı dert, çocuğunun arkadaşının doğum gününe katılmak ayrı derttir (bu yazıda ikincisinin detayına girmeyeceğim ama, karısının işi olduğu için çocuğunu doğum gününe götürmek zorunda kalmış ve 10 tane anne ile bir arada oturmuş çay içen yalnız babayı getirin gözünüzün önüne, anlayacaksınız ne demek istediğimi).

Asıl konumuz olan doğum günü organizasyonunun her aşaması, aşağıda detaylı bir şekilde okuyacağınız üzere, ayrı dert ayrı yorgunluktur yani Tek iyi tarafı, ileride yapmak durumunda kalacağınız kına, nişan, düğün gibi organizasyonların bir provası olmasıdır. Çünkü aynı miktarda emek, zaman ve neredeyse para harcanmaktadır bu doğum günlerine.

Şimdi, yeni başlayanlara biraz yol göstermek, eskilerin de anılarını depreştirmek için aşama aşama üzerinden geçmek isterim çocuk doğum günü organizasyonunun

(Not: Aşağıdaki bahsedeceğim doğum günü tipleri 8-10 yaş gibi bitiyor, yerini Korku/Kaçış evi, Kostüm partisi, Paint ball, Survivor gibi organizasyonlara bırakıyor.)

Tarih ve Saat Belirleme:

Öyle tarih belirleme deyip geçmeyin, belki de en zor aşamalardan biri. Dikkat etmeniz

saat-belirleme

gereken bir sürü kriter var. Çocuğun kursu, herhangi bir aktivitesi, (benim gibi manyaksanız) tuttuğunuz takımın maçı, toplantınız, şirketle veya arkadaşlarınızla yaptığınız herhangi bir aktiviteniz olmamalı o tarihte. Ayrıca gelecek dede, anneanne/babaanne gibi aile büyükleri varsa onların müsait zamanları da dikkate alınmalı. Ha bir de çocuğunuzun kankalarının da müsaitliği önemli, zira sizin ufaklık, benim en yakın arkadaşım gelemiyor diye arıza yapıp o günü size zehir edebilir. Bir de bu tarihi biraz erken planlamalısınız ki, doğum gününü bir mekanda yapacaksanız, oranın boş zamanına denk getirip erkenden rezervasyon yapabilin.

Mekan Seçimi:

Aman ne mekanı, evde yaparız olur biter demeyin. Zira evde yapmak, hem o kadar çocuğun sorumluluğunu almak hem de evinizi korumak adına biraz zor iş. Evde yapılan bir doğum günü sonrasında o evdeki kapı kolları kopmuş, sandalyeler kırılmış, duvarlar boya içinde kalmış, musluklar bozulmuş, elektrik düğmeleri kullanılmaz hale gelmiş olabilir. Bu durumda doğum günü bütçenize bir de tamir bakım maliyeti eklemek zorunda kalabilirsiniz. Ayrıca tüm ev sim, muhtelif boya, el izleri ile kaplanmış olarak, artık yaşanmaz bir hal alabilir. Hatta (yaşanmış bir hikayedir), çocuklar evde varsa içki dolabınızı patlatıp alkol komasına girebilir ve onların kafalarından ateş çıkan ebeveynleri de sizi komaya sokmak isteyebilir. O yüzden biraz daha paraya kıyıp bu işi profesyonelce yapan bir mekan bulmakta fayda var (adamlar taş mı yesin?).

Tamam adamlar taş yemesin de, istedikleri paralara bakınca taş yemeyi tercih ettiklerini, taş olarak da pırlanta, elmas, zümrüt gibilerini seçtiklerini düşünüyor insan. Ama yapacak bir şeyiniz yok bu konuda, belki biraz pazarlık veya doğum gününü Çarşamba sabah 08:00’de yapmak dışında. İkinci öneri pek ihtimal dahilinde olmadığı için, sıkı bir pazarlık yapma konusunda çalışmalısınız. Üstelik unutmayın kızınızın sınıf arkadaşının ailesi, onun doğum gününü bir otelin  balo salonunda yaparak çıtayı oldukça yükseğe koymuş oldu (vallahi oldu)

Eğer bizim gibi bir sitede oturuyorsanız ve sitenizin de bir kafesi varsa nispeten şanslı sayılırsınız. Çünkü oralarda doğum günü organizasyonu biraz daha ucuz olabiliyor. Kafe ile hamburger ve içecek dahil bir fiyata anlaşıp, çocukların önüne çeşit çeşit cips koyarak maliyeti olabildiğince aşağı çekebilirsiniz. Dışardan da bir palyaço ayarladınız mı oldu bitti, çünkü işin animasyon kısmı önemli.

Animasyon:

delirmis-baba

Aman ne animasyonu, ben kendim hallederim demeyin (siz de sürekli işin kolayına kaçıyorsunuz, mekan konusunda da aynı yorumu yapmıştınız). O kadar çocuğu, o kadar saat kendi başınıza oyalamanız, bunu yapabilseniz bile akıl sağlığınızı korumanız mümkün

değil (tabii eğer anaokulu öğretmeni veya profesyonel palyaço iseniz durum değişebilir). Çünkü malumunuz çocukların istekleri hiç bitmeyecek, kurduğunuz oyunu ya hiç beğenmeyecekler, ya da hemen sıkılıp yenisini isteyecekler. Üstelik süreç boyunca sürekli bağıracaklar ve doğum günündeki ses düzeyi geçici duyma bozukluğuna yol açabilecek seviyelere yükselecek.

Bir de animatörün söyleyeceği sözler, oynatacağı oyunlar, yaptıracağı yarışmalar, konunun muhatabı çocuklar olunca çok çok önemlidir. Çünkü bu küçük canavarların kontrol mekanizmaları, frenleri ve acımaları hiç yoktur. Bir hata yaparsanız veya bir açık verirseniz, gelişinize öyle bir koyarlar ki neye uğradığınızı şaşırırsınız. O yüzden bu işi daha önce defalarca yapmış, belki de deneme yanılma yöntemiyle öğrenmiş kişilere güvenmek en doğrusu. Hatta bu kişiler bile bazen hata yapabilirler.

“Gö” “Gö”…

Bizzat kendi kızımın doğum gününde yaşadığımız bir olayı aktararak ne demek istediğimi anlatayım. Bu işi profesyonel olarak yapan bir parti evinde yapıyorduk doğum gününü ve pasta kesiminden hemen önceydi. Animatör abla çocukları masanın etrafına topladı ve elinde bir bilmece kitabıyla pasta gelene kadar bilmece sorarak vakit geçirmek istedi. Bir iki kolay bilmeceden sonra “Karanlıkta neyimizi göremeyiz” diye sordu çocuklara. Türlü değişik cevap aldı ama çocukların hiçbiri doğru cevaba yaklaşamadı bile. Bunun üzerine abla kendince bir ipucu vermek istedi ve cevabın ilk iki harfini söyleyerek “Gö” “Gö” dedi üst üste. Çocuklardan bir tanesi çok kısa bir süre düşünerek coşkuyla cevap verdi: “G.tümüzü!!!”

Cevabın doğru olduğundan o kadar emindi ki yavrucak, bağıra bağıra bir kaç defa söyledi. Sonra etrafındaki çocukları da, “g.tümüzü göremeyiz karanlıkta, öyle değil mi?” diyerek ikna etmeye çalıştı, ki buna hiç gerek yoktu, zira onlar da cevabın doğru olduğuna eminlerdi. Sadece kendileri daha önce bulamadıkları için üzülmüşlerdi.

 

Kadıncağız ne yapacağını, durumu nasıl toplarlayacağını şaşırdı. “Hayır arkadaşlar cevap “Gölgemizi” olacaktı” diye geçiştirip, “Hadi artık pasta zamanıııı” diye bağırarak konuyu hızlıca kapattı.

Bir keresinde de arkadaşların balkonunda otururken, aşağıda havuz başında tertip edilen bir çocuk doğum gününe şahit olmuştuk. Palyaço kontrolü yitirmiş ve ebeveynler partiyi ele geçirmişlerdi. Hoparlörden bangır bangır “Damat Halayı” şarkısı yükseliyor, çocuklar oturmuş, anne babalar ortada halay çekiyorlardı. Gariban palyaço da bir köşeye geçmiş, efkarlı efkarlı sigara içip olayın tuhaflığına bakıyordu.

Pasta:

dogum-gunu-pastasi

İşte ciddi bir masraf kalemi daha. Zira çocuğunuz sıradan bir çikolatalı pasta ile mutlu olmayacak, mutlaka dönemin meşhur çizgi film karakterlerinden birinin teması olduğu alengirli bir pasta isteyecektir. Benim tavsiyem onunla beraber internetten bir resim beğenip, pastanın üzerine baskı yaptırarak bu sorunu en ucuz ve en sağlıklı (zira öbür türlü ciddi miktarda şeker hamuru kullanılıyor ve çocuklar pasta yerine bol bol şeker yiyor) şekilde halletmeye çalışmanız.

Yok illa o tarz bir pasta istiyorsanız da işini gerçekten iyi yapan bir pastacı bulmanız lazım. Yoksa siz Dora temalı bir pasta istersiniz, ama çocuğunuz Çaki (Chucky) temalı pasta üflemek zorunda kalabilir.

Kime güvenelim peki derseniz, size Zenpasta’yı tavsiye ederim (www.zenpasta.com). Sahibi Sunay’a benim selamımı söylerseniz, güzel de bir indirim yaptırabilirsiniz. (Not: Bu yazıda ürün yerleştirme bulunmaktadır)

Bir de pastanın miktarı önemli. Siz davet ettiğiniz herkesin geleceğini düşünüp, üzerine bir de emniyet payı ekleyerek 50 kişilik pasta derseniz, dilimi 20 TL’den 1,000 TL’lik olabilir, ve sonra da bir hafta boyunca evde 3 öğün pasta yemek zorunda kalabilirsiniz. Siz miktarı sınırlı tutun, en kötü ihtimalle biraz ince dilimler servis edersiniz.

Kıyafet:

dogum-gunu-kıyafeti

İşte bir para tuzağı daha. Sakın “Aman ne kıyafeti, evdekilerden birini giyer” demeyin, çünkü sizi bu konuda uyarmıştım, bu süreçte kolaya kaçmak ve pintilik yapmak yok. Öyle üste bir gömlek, altına bir pantolon/etek yırtarım diye düşünmeyin. Çünkü seve seve, o pastanın teması olan kahraman neyse onun kostümünden alacaksanız çocuğa. Ha bir de kızsa, annesiyle o gün kuaföre gidilecek ve saç baş yaptırılacak, oje sürdürülecek onu da unutmayın. Şimdi o pinti zihninizden “Ne satın alması canım, gider kiralarız kostümü” diye geçirdiğinizi biliyorum, ama yemezler. Karınıza gelinlik alınacağı zaman da aynı cin fikirler geçmişti aklınızdan ama sonuçta ne oldu? Siz bana güvenin; önce kiralama sonra da satın alma parası vermek istemiyorsanız alın o kostümü.

Hediye:

Haydaaaa, kendi çocuğuma doğum gününde hediye alırım almam kime ne mi dediniz? Onu zaten alacaksınız. Bu hediye doğum gününe gelecek olan çocuklara verilecek olan hediye. O da nerden mi çıktı? Valla aynı tepkiyi ben de vermiştim zamanında, ama bir aklı evvel çıkartmış işte. Artık kalemdir, kitaptır, diş fırçasıdır ya da doğum günü konseptine uygun bir şeydir, o sizin yaratıcılığınıza ve bütçenize kalmış. Ama siz siz olun, ayarlayın bir şeyler, yoksa hem çok ayıplanırsınız hem de çocuğunuz eksiklenir.

Bu arada gelen hediyelerin tasnif edilmesi, düzgün bir şekilde açılması, değiştirme kartlarının kaybedilmemesi de bir doğum gününde dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Bence bu işi teyze, hala, dayı, amca gibi bu işi düzgün yapabileceğine inandığınız bir yakına iteleyin. Eline bir post it ve kalem verip hediyelerin üzerine getirenin adını yazdırtmakta fayda var. Sonra çocuklar senin hediyen, benim hediyem kavgasına girebilir yoksa. Ayrıca düğünlerdeki takı merasiminde olduğu gibi hediyeler açılırken kayıt almak da işe yarayabilir. Zira sizin çocuğa 100 liralık hediye almış birine onun doğum gününde 50 liralık hediye götürüp arkanızdan konuşturmanın alemi yok.

Davetiye:

“Yok anasının nikahı mı” dediniz? Var canım var. Anasının nikahındaki gibi detaylı bir şeye gerek yok ama. Bunu kendiniz evdeki bilgisayarla yapabilirsiniz. Bir powerpoint sayfası, doğum günü konseptine uygun, internetten alınmış resimlerle süslenecek, metin bölümü çocuğunuzun ağzından “gelin mumlarımı beraber üfleyelim” gibi şirin cümleler halinde yazılacak ve varsa davetlilere mail olarak atılacak ya da basılıp elden verilecek. Hadi bakalım konuşturun yaratıcılığınızı.

Süsler, Balonlar, Tabak, Çanak ve Bardaklar:

Eğer bir parti evinde yaparsanız bunlardan yırtarsınız ama evde veya kafede yapmaya kalkışırsanız, hanımın İtalyan porseleni misafir takımını kullanamayacağınıza göre, gidip bu malzemeleri tedarik etmelisiniz. Tercihen yine konsepte uygun şekilde masa örtüsü, bardak, tabak, iyi ki doğdun yazılı süs, türlü çeşit balon (bir de o balonların şişirilmesi var ki ayrı bir yazı konusu olabilir), kaynana dilleri (o da ne demeyin, girin google’a bakın), taç, parti şapkası, pipet, vs vs almak için bir parti malzemeleri satan dükkanın yolunu tutun. Nacizane tavsiyem oraya çocuğunuz olmadan gidip, durumu en az zaiyat ile atlatmanız olur. Ya da bir haftasonu Eminönü’ne gidin, hem gezmiş olursunuz, hem de bu işi çok ucuza kapatırsınız (Kurukahveci Mehmet Efendi’nin arka sokağında bir sürü parti malzemesi satan dükkan var).

Doğum Günü Şarkıları:

Bakın bu en kolayı. Sadece telefonu bağlayabileceğiniz bir hoparlör işinizi görecektir.

İsterseniz eğlenceli çocuk şarkılarından oluşan bir Youtube veya Spotify listesi yapın, ya da anlık olarak o sırada açın. Pasta gelirken de iyi ki doğdun şarkısı hazır. Zira şöyle bir güzellik var artık Youtube’da;

dogum-gunu-sarkisi

arama bölümüne “İyi ki doğdun (örneğin) Mehmet” yazınca, pat diye isim bölümünde Mehmet diyen bir “İyi ki Doğdun” şarkısı geliyor karşınıza. Akıllı bir arkadaş, tek tek her isim için yapmış bunu ve koymuş Youtube’a. Tabi çocuğunuza mesela Suğla gibi bir isim koyduysanız, çaresiz bağıra çağıra siz söyleyeceksiniz şarkıyı.

Fotoğraf ve Video Kaydı:

Aman deyim bir gün önceden fotoğraf makinanızın ve kameranızın pilinin dolu olduğundan, hafızalarında boş yer olduğundan emin olun. Zira o aletleri her yıl sadece doğum günlerinde kullanıyorsunuz ve bir yılda pili bitmiş olabilir. Yoksa “zaten yılda bir işe yarayacak, onda da pili yok” diye ciddi fırça yersiniz, benden söylemesi. Bu arada devetlileri karşıla, organizasyonla uğraş, eksik var mı diye kontrol et derken fotoğraf çekme kısmını beceremeyebilirsiniz. Zaten anı yaşamak dururken, niye sürekli deklanşöre basasınız ki? Bunun için hevesli, bir ara kursuna falan da gitmiş bir akraba/arkadaş illa ki vardır. “Ben ne yapsam senin kadar güzel çekemiyorum” diye gazı vererek ona bu işi iteleyebilirsiniz.

Valla elinize sağlık. Çok yoruldunuz, eşek yüküyle para ve zaman harcadınız ama değdi. Çocuğunuz ve arkadaşları çok eğlendi, gelen misafirler de çok kıskandı. Şimdi herkesi uğurladıktan sonra kullanılmamış tabak, çanak, süs, vs’yi toplayın, seneye yine kullanırsınız. Hediyeleri, fotoğraf makinesini ve kalan pastayı (size demiştim az yaptırın diye) aldığınızdan emin olun. Ödemeyi yaptıktan sonra size bir kahve ısmarlamalarını söyleyin. Sonra da karı koca başbaşa oturup, hiçbir zaman tutamayacağınız şu sözü verin birbirinize: “Aşkım seneye bu kadar detaylı bir doğum günü yapmayalım. Aile arasında, evde bir pasta üflesin, olsun bitsin”.

Mehmet Emin KIZILKAYA
16.09.2017


Yazıda kullanılan görsellerin kaynakları: 
<a href='http://www.freepik.com/free-vector/worker-crying_834598.htm'>
Designed by Freepik</a>
<a href='http://www.freepik.com/free-photo/clock-without-hands_944733.htm'>
Designed by Freepik</a>
<a href="http://www.freepik.com/free-photos-vectors/clock">
Clock image created by Onlyyouqj - Freepik.com</a>
<a href='http://www.freepik.com/free-photo/joyful-man-with-a-blue-balloon_
862475.htm'>Designed by Freepik</a>

 


“At” Bilmecesinin Cevabı:   Atın bağlı olduğu ip bir yere bağlı değilmiş.  Ucu boştaymış. 


 

CEVAP VER

GÜVENLİK KODU *